17 Ağustos 2016 Çarşamba

PARA(L)EL OYUNLAR BUNLAR: BALIKESİR ESKİ VALİSİ AHMET TURHAN, İL ESKİ SAĞLIK MÜDÜRÜ DR. MUSTAFA ALP AKOĞLAN ve 50 bin PREZERVATİFİN ÖYKÜSÜDÜR.

24/09/2013 tarihinde adaletine güvenip Balıkesir Valisi Ahmet Turhan'a bir mail yazmıştım. "İlçemiz il merkezine 80 km . Sağlık kurumlarının araçları yakıt ihtiyaçlarını merkezden karşılıyor. Bu kamuyu zarara uğratıyor ve iş kaybına neden oluyor"
Dursunbey toplum Sağlığı Merkezi'ne atanan 20 civarında personel hiçbir geçerli mazereti olmamasına rağmen körfez bölgesinde çalıştırılıyor ve burada işler yürümüyor.
Aile hekimini köyde olması gerektiği saatte görevi başında bulamayıp tutanak tutuyoruz, il halk sağlığı müdürü "benim yanımdaydı ben çağırmıştım" diyerek tutanağı yırtıyor.
Evde Sağlık Hizmeti vermek istiyoruz, araç , ekipman verilmiyor.
Bir sürü iddiada bulunup valimizin araştırmasını istemiştik. Sonra cevabı geldi bu iddiaların.İDDİALARIM ASILSIZ VE MESNETSİZ BULUNMUŞ.
ŞİMDİ BURADAN SORALIM,
İlçemiz Toplum Sağlığı Merkezi , İlçe Sağlık Müdürlüğü, 112 gibi kuruluşların benzini hala Balıkesir merkezden temin edilmiyor mu? Bana 2013 de gelen bu evrakta " Dursunbey den alınıyor iddianız asılsız ve mesnetsiz" denmişti. Hadi o zaman deliydim, akıl sağlığım yerinde değildi. EEE ŞİMDİ?
Dursunbey Şenköy ve Karyağmaz'a birer kez giden ambulans yakıt almak için Balıkesir'e gidiyor. Oysa ki ihale metninde ilgili firmanın petrol istasyonu şubesi bulunmayan ilçelerde akaryakıt doğrudan teminle alınır yazıyor. Eee hala aynı? Yoksa değişti de ben mi hala deliyim.
Sağlık Bakanlığı' nın yürütmesi gereken evde sağlık hizmetlerini hiç görevi olmamasına rağmen Dursunbey Belediyesi yürütüyor. Acaba evrakta iddia edildiği gibi tüm köylerimizde ev ziyaretleri sorunsuz devam mı ediyor? Yoksa hala benim akıl sağlığım mı yerinde değil?
Dursunbey Toplum Sağlığı Merkezi' nde görev yapması gereken 20 üzerinde personel bu paralel çete döneminde körfez ve merkeze görevlendirildi. Bize hiç sorulmadan , iznimiz istenmeden. Yoksa onlar döndü de Dursunbey de mi çalışıyorlar.
İlçemizin hekim ihtiyacı var, Toplum Sağlığı Merkezimizin kaloriferimiz yanmıyor diye şikayetmiz karşısında ilçemize gönderdiğiniz ve üzerimize zimmetlediğiniz 50 bin adet PREZERVATİF için ne demeli. Evet 50 bin adet PREZERVATİF hala depolarımızda mı değil mi? SİZ BU HALKA KÜFÜR ETMEKTEN BETER ETTİNİZ.
Şimdi paylaştıklarımı bana yakıştıramayan, zamanında "çok kaşındı" diyen zevat bakın bu ilçenin sağlık depolarında 50 bin tane prezervatif var. Zamanında adamlar mesajı vermiş bence.

14 Ekim 2014 Salı

Kesin...

21 gün boyunca Avşa adasında 24 saat görev yaptım.Yanıma verdiğiniz sağlık personelleri yıllardır enjektör tutmamış insanlardı. İstanbul'da özel hastanede çalışan bir kardeşimi yardıma çağırdım, sizin personel açığınızı da kendim kapattım. 1 yıldır yakamdan düşmediniz. Soruşturma - maaş kesintilerinden bıktım. Yine de yutkundum, çocuğum olacak , geçinmem lazım dedim. Yahu sizin beceriksizliğiniz yüzünden elimden kayıp giden insanlar oldu.
Mehmet SARI hakkında herhangi bir konuda tutanak tutulsun diye talimat verip mührü bile olmayan poliklinik defterine hasta kayıtlarını yazmadım diye soruşturma açtınız.
Kendi ilçemde 24 saat çalışmak istiyorum dedim, hatta yalvardım ebelerin eğitimine öğrenci olarak gönderdiniz.
*Hasta kayıt kabul işlemleri hekimin işi midir? Kesin maaşımı.
*Ben orada kendi çamaşırımı da kendim yıkadım. Ambulansın önüne astım diye de soruşturma bekliyorum.


*Gönderdiğiniz sağlık personelleri damar yolu açamadığı için damar yollarını da ben açtım. Elime eldiven giymedim çünkü göndermemiştiniz. Elime eldiven giymediğim içinde maaşımı kesin.
*Devlet memuru bile olmayan bir sağlıkçıyı yardıma çağırdım ve çalıştırdım. En güzel soruşturma konusu bundan çıkar bence.
* 3 gündür karın ağrısı çeken bir gebenin çocuğunu ve 60 yaşındaki bir amcayı imkansızlıklar yüzünden kaybettim. Vicdan azabı çekiyorum diye de soruşturma açabilirsiniz.
*Onlarca insana lokal anestezi yapmadan, eldivensiz ve muslukta yıkadığımız tıbbi malzeme ile dikiş atmak zorunda kaldım. Bu nedenle de maaşımı kesin .
* 3 aylık bir çocuğa ventolin nebülü IM olarak yaptık. Sağlık personelinin de suçu değil çünkü hayatında duymamış. Bence soruşturma açılmalı.
*Kalp krizi geçiren bir hastayı ambulans tekne çalışmadığı için saatlerce beklettim. Soruşturma açıp maaşımı kesmelisiniz.
*9 yaşında globa girmiş MS hastası çocuğa oksijen kanülünden sonda yapıp taktım. Niye sonda yoktu diye bana soruşturma açmalısınız.
*Sabah kahvaltımı kendimiz hazırladık , binanın gerçek sakinleri olan börtü böcek ile birlikte kahvaltı yaptık. Karıncalara kötü davrandım. Maaş kesintisi cezası bekliyorum sizden.
*Görevlendirmem olamamasına rağmen doğum olur diye ambulans tekneye fırtına da bindim. Binmem yasaktı. Açın soruşturmayı, kesin maaşımı.
*Akşama kadar Toplum Sağlığı Merkezi' nde facebook'a girmekten, işsizlikten bıktım. Maaşımı hak etmek için bir çok hastanın evine , köyüne gittim. Bu nedenle görev ve yetkilerimi aştım kesin maaşımı.
Bu arada bu kadar zulümden intihar ederek kurtuldum. 2 gün yoğun bakımda yattım. Onuda ustalıkla gizlediniz. Ona da soruşturma açın. Asıl bu sizin işinize gelir.
Arkadaşım siz başarılı olamadınız. Üzülerek söylüyorum ama ben şimdi daha da hırslıyım. Ben diyorum ki siz bu maaşın tamamını kesin ve rahatlayın.
Bu süreçte arkamda duran (!), bana destek olan (!) memleketimin ileri gelenlerine de teşekkür ederim.

18 Mayıs 2014 Pazar

Kömürün karası kalbine değmeye görsün.

Her sürecin tersten işlediği bir memlekette yaşıyoruz. Soma madenlerinde şehit olan kardeşlerimizin hayat hikayelerini full HD televizyonlarımızda günlerdir seyredip kalbimize bulaşan kömür karasını ahlar vahlar çekerek temizlemeye çalışıyoruz.

2012 yılının son günü herkes yılbaşı kutlaması yaparken acil serviste 4 hastamız vardı. İki tanesi alkolün etkisinden geçmiş genç ve iki tanede madende üzerine kaya devrilmiş maden işçisi. Aynı odada yatan bu iki grup insan hala gözümün önündedir. O gece yıllarını yerin altında ekmek parası kazanmak için harcamış olan babam aklıma geldi. Odaköy' de çocuk yaşta başlayan madencilik hayatını Almanya'da madenlerde tamamlamış ve kazasız belasız emekli olmuştu. Aklımızın ermediği zamanlardı ama annem hala babamın her sabah helalleşip işe gittiğini anlatır.

Tarımı ilkel koşullarda yapan, sanayisi olmayan Dursunbey'de köylünün kaderidir maden ocakları. Afrika'da dünyanın en değerli madeni olan altını çıkarıp günde 2 dolar alan insanlar gibi topraklarında 50 çeşit maden çıkan ancak asgari ücretle çalışmak zorunda kalan Dursunbey halkına üzülmemek içten değil. Maden ocağında kaza geçirip hastane aciline gelip "hocam ben evin bahçesinde kaza geçirdim" diyen onlarca işçiyi gördüm. Kalbi kömür karası bağlamış işverenlerinden korkan , sadece ve sadece ekmek parası kazanma derdinde ki bu insanlara ne denilebilir ki. Üzerlerinde gündelik kıyafetler ile çalışan maden işçilerini görmek için çok uzaklara gitmenize hiç gerek yok. Bu konuda tuttuğum bir tutanak yüzünden kalbine kömür karası değmiş bir işverenin tarafıma olan husumeti yüzünden açtığı hakaret davasından henüz beraat etmiş birisi olarak işçilerimizin üzerindeki baskıyı çok iyi anlıyorum. Sadece denetlemelerde giyilen özel kıyafetler, usulüne uydurulan eğitimler, acil yardım aracı yazısı dışında sedyesi bile olmayan kurtarma araçlarına her gün şahit oluyoruz.

Odaköy'de 17 kişinin evine ateş düşmüştü. Ne oldu peki? Yılda bir yapılan hayır yemekleri dışında ne yapıldı bu insanlara? Çocukları şu anda ne yapıyor? İşte bu soruların cevabını araştırırsak Soma şehitlerinin de ailelerine ileride ne olacağının cevabını bulabiliriz.

Toplum olarak iş güvenliği kültürü kavramını artık özümsemeliyiz. Türk tipi iş yapma tabirini artık hayatımızdan çıkarmalıyız. Bankada, hastanede ve diğer tüm kurum kuruluşlarda bir işimiz olduğunda tanıdık arayıp işimizi hemen yaptırma, kılıfına uydurma huyumuz yüzünden bu haldeyiz. Devlet adamlarına, büyük patronlara suç atmadan önce kendi kalbimizdeki kömür karasını temizlemeliyiz. Biz nasıl işlerimizi kılıfına uydurmaya, işimizi hemen halletmeye çalışıyorsak onlardan da kitabına uygun iş yapmalarını beklememeliyiz. Denetimlerin sıklaştırılmasından önce vicdani denetimlerimize öncelik vermeliyiz. Kanunları kılıfına uydurmak yerine uygulamalıyız.





16 Mart 2014 Pazar

Mevt La-Yemüt Derecesinde Miyiz?

87 yıl önce Ankara'dan Dursunbey'li bir aileye yazılan bu mektup günümüze ışık tutar mı? Mektubun baş kısmı özel bilgiler içerdiği için verilmemiştir.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------
4. Şubat 1927 , Ankara

Sevgili kardeşim,
.................................
Ankara makar hükümet dolasıyle yeniden teessüs ediliyor. Onun için eski ve köhne Ankara'nın yerine büyük ve yeni binalar genişleyen caddelerle yepyeni bir Ankara kuruluyor. 

Mağazalar apartmanlar oteller ve muhtelif devairi resmiye yapılıyor. Velhasıl Ankara'da hummalı bir faaliyet var. Yalınız iklim ve toprağın müsadesizliği yüzünden istenilen şey'i yetiştirmek kaabiliyetinde değildir. Her taraf çıplak her taraf ağaçsız ve yeşi-yeşilliksiz. 

Balat'ın halinden bahsediyorsun. Balat şimdiki vaziyeti itibariyle günden güne sönmeye mahkumdur. Bandırma Soma tren hattı yapıldıktan sonra Bursa'nın vaziyeti iktisadiyesini sönüeye mahkum bir hale girmesi ve civarını da hali atalete sevk etmiştir.

Buna mukabil Balıkesir günden güne parlıyacaktır. Benim aklımın erdiği bir şey varsa Balat'ta yaşayan ancak ölmeyecek kadar zoru zoruna mevt la-yemüt derecesince geçinebilirler. Eski zenginler fakir olur ve şimdiki fakirler de bir bir ortadan kalkar. Bir kere düşünmek kafidir.

Balat'ta biz çocukken Tavşanlılar Hacı Yusuf, Hacı Ali Efendi gibi ne kadar zengin var idi. Şimdi bunlardan ne kadarı fakir oldu. Hatta ocakları söndü ve buna mukabil kenar mahallelerden kaç tane fakir ailesinin nam ve nişanı ortadan silindi. Demek ki Balat günden güne servetinin ve nüfusunun ve faaliyetini kabediyor.

Balat birgün iki gün haline girmektedir. Eğer aklın varsa Balıkesir'e nakli mekan etmeye bakmalısınız. Balat'ı çok severim fakat maalesef iktisaden atide Balat sefalet aver bir köy derecesine inecektir. Mamafih bunlar bana mahsus bir fikirdir. Siz bu hususta böyle düşünmezsiniz. Atiyi parlak görürsünüz.

Validenin ellerinden öperim, aileniz hanıma kerimelerinize hemşireye halaya selam ederim. Eski afiyete daim olunuz kardeşim

---------------------------------------------------------------------------------------------------

PARA(L)EL OYUNLAR BUNLAR: BALIKESİR ESKİ VALİSİ AHMET TURHAN, İL ESKİ SAĞLIK MÜDÜRÜ DR. MUSTAFA ALP AKOĞLAN ve 50 bin PREZERVATİFİN ÖYKÜSÜDÜR.

24/09/2013 tarihinde adaletine güvenip Balıkesir Valisi Ahmet Turhan'a bir mail yazmıştım. "İlçemiz il merkezine 80 km . Sağlık ku...