25 Eylül 2013 Çarşamba

Kampanya %50

İnternette, televizyonda "....Göz hastanesinde lazerde %50 indirim" diye reklamlar var. Bizde yarın acilde , ürolojide, dahiliyede kampanya yapıyoruz. Antibiyotik yanında novalgin bedava. 500 c.c. SF alana 100 c.c. dekstroz yarı fiyatına. 

Şimdi bu kanunun hükmü yok mu? 

TABABET VE ŞUABATI SAN'ATLARININ TARZI İCRASINA DAİR KANUN

MADDE 24-Mesleklerini uygulayan hekimler hastalarını kabul ettikleri yer ile muayene saatlerini ve uzmanlıklarını bildiren ilanlar verebilirler. Diğer biçimde ilan, reklam ve benzerlerini yapmaları yasaktır.

MADDE 24-İcrayı sanat eden tabipler hasta kabul ettikleri mahal ile muayene saatlerini ihtisaslarını bildiren ilanlar tertibine mezun olup diğer suretlerle ilan,reklam vesaire yapmaları memnudur.

24 Eylül 2013 Salı

İlaç yazdırmak

Yıllar önce II. Beyazıd Şifahanesi'ni gezerken "kim ki hasta olmadan yada ihtiyacından fazla ilaç alırsa Allah ona Firevun laneti versin" manasında bir yazı yazıyordu. Evde bulunsun diyerek bize sadece ilaç yazdırmaya gelen hastalarımıza hatırlatmış olalım dedik. Devletin malına bu kadar hassas baktıkları için Osmanlı büyük bir imparatorluktu.

Hain takipçilere...

Telefonlara dahi çıkmaya yüzü olmayanlar, biliyorum ki haramzadelik yapmak sizin için gündelik bir iş ve her gün mesainizi sayfamı takip etmekle geçiriyorsunuz. Hakkı bilmeyenin halkı bilmeyeceği sözü sizin için söylenmiş olması lazım. İftira ve yalanlarınıza devam ettiğinizi, kuyu kazıcı yandaşlarınız ile sabah akşam makamınızı korumak için uğraştığınızı biliyorum.

Ben her gece yatağımda huzur içinde uyurken sizler bir gün sonrasına yapacağınız hainlikleri ve yalanları planlıyorsunuz. Biz vaktimizi ve mesaimizi hainliğe değil insan hayatına katkı sağlamaya kafa yorarak geçiriyoruz. Sizler helal lokmanın tadını alamamış varlıklarsınız. Rabbim sizlere de helal kazanç nasip eylesin.

Hastanemizin olmayan personel tuvaleti kapanmıştır. İlçemiz sağlık düzenine yeni bir icraat.

- Personel tuvaletleri kapandı mı?
- Sedyenin yeri değişti mi?
- Çöpler uygun yerlere atılmış mı?
- Kapı geçiş yüksekliği ne kadar?
- Hastalara 15 dakikada bir memnun musunuz diye soruyor musunuz?
- SF değil serum fizyolojik yazılacak?
- Hasta için 1500 tane form dolduruluyor değil mi?

Bugün hastanemizi denetlemeye gelenlerin sorduğu sorular bunlar. Bizde dertlerimizi anlatalım dedik ama olmadı, söz hakkı bile verilmedi.

" Efendim kalp krizlerinde enterik kaplı aspirin vermek zorunda kalıyoruz, dispril vs aylardır yok. En basit kas gevşetici dahi şu anda acil servisimizde bulunmuyor. Aşı buzdolabımız aylardır alınacak alınmadı. Ben hekim olarak serviste eksik olan ilaçları annemin babamın üzerine reçete edip eczaneden getirtip hastalara kullanıyorum. Ateş ölçer bozuk onuda kendi imkanlarımızla aldık, bakalım birkaç haftaya satın alma halledecekmiş.  Bizim laboratuvarımızda hemogram cihazı günlerce çalışmaz, biyokimya bozulur yada kalibre değildir. Troponin bakamadığımız onlarca gün hatırlıyorum. Aspiratör en acil zamanda bozulur. Gecede 30 kez aşı dolabının ısısı düşer, kapısını açarız. Kadın doğum uzmanı yok, en basit doğum bile 85 kilometre öteye gidiyor. "

Biz bu imkansızlıklarda çalışırken tuvaletler ayrılmasın, hastalara sürekli ısmarlama bir yalakalık yapılsın diye bize diretmenizi biz anlayamadık. Bugün tuvaletin standartlarını denetleyen DOKTOR ünvanı taşıyan meslektaşımı görünce kendimden ve herkesin eskiden kutsal saydığı mesleğimden UTANDIM. Ben kendisinden bizim hizmet kalitemizi denetlemesini beklerdim.

Bu ilçeye hizmet gelmemesi için uğraşanlar inanınki çok ama çok başarılılar. Hasta , hastanemize girer girmez "hocam Balıkesir'e özel hastaneye mi gidelim?" diye soruyor. Önceden çok ama çok sinirlendiğim, hatta mesleğime hakaret olarak algıladığım bu lafı artık kanıksadım. Sadece "siz bilirsiniz" diyorum. 

Denetlemeye geliyorsunuz ama o kadar saygınız yok ki dediğiniz saatten 2 saat sonra buraya geliyorsunuz. İnsanlar tedirgin sizleri bekliyor. Son denetlemeniz de hekim ve hemşire arkadaşlarımı rencide ediyorsunuz, bizlere kalite adı altında müşahede ve reçete yazmayı öğretmeye kalkıyorsunuz. Hastalara çok ilaç kullanmayın , yalakalık ve güler yüz yeter diyorsunuz. Biz dağ başında hayvanların arasında büyümedik. Köylü amcanın, teyzenin derdini sizden bin kat daha iyi biliyoruz. Kuaförden çıkmışcasına gelip bizi kaliteniz ile taçlandırmak yerine gelirken bir ateş ölçer getirseydiniz keşke. Biz bugün size gösterdiğimiz her şeyi yapmacık yaptık. Bizim zaten personel tuvaletimiz yok. Hatta yeterli odamız yok ki tutup keyfi tuvalet yapalım. Biz size gösterdiğimiz yerlerde hastaya müdahale etmiyoruz çünkü orası çok dar. Siz hastaya ve tıbbi müdahaleye o kadar yabancısınız ki farkına bile varmıyorsunuz.  Ama denetleme için bir tiyatro hazırladık. Biz hala en temel  laboratuvar tetkiklerini kör topal yapıyoruz ama tabelalarımız , formlarımız hepsi tam. O baktığınız örnek müşahede formları da güzel hatırınız için yazıldı. Bizim 1 tane sekreterimiz 1 tane doktorumuz var, biz hala formlara serum fizyolojik yazmıyoruz SF yazıyoruz. Bizim sekreterlerimiz kravat, takım elbise ile 24 saat nöbet tutuyor ama benden size istihbarat arada bir ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını havalandırıyorlar. Bence bu konuda da ayrı bir kamera sistemi ve inceleme komisyonu kurmanız lazım.  

Bizim hastanemizin başhekimi bugün hem ameliyathaneye hemde sizlere yetişmeye çalıştı. Aynı zamanda acildeki vakaları değerlendirdi. Allah rızası gözetip ailesi için harcaması gereken bütün vaktini de , sadece görünüşünü önemsediğiniz hastanemize harcıyor. Biz sizden sadece ekipman istiyoruz. Burada zaten kaliteli hekimler var. Tabii bunları biz neden dert ediyoruz ki, her şey düzelince maaşımız mı düzelecek sanki? Hayır tabii ki ama en azından yapmacık gülüşümüz samimi bir hal alacak.




12 Eylül 2013 Perşembe

Şaka yapmıyorduk

Biz 7 yaşında, yağmurun altında "Varlığım TÜRK varlığına armağan olsun" derken çok ciddiydik. Şaka yapmıyorduk.

Levye ile dayak yemek


İnsan hayatı ile meşgul olmak ve sağlık hizmeti sunmak ülkemizde günden güne zorlaşıyor. İnsanımızda son zamanlarda , bizlerin de sıklıkla gözlemlediği, sabırsızlık ve "hemen işim halledilsin" anlayışı dikkat çekicidir. Bugün Van'da ambulans nöbetinde olan arkadaşlarımız insan bile demeye dilimizin varmadığı varlıklar tarafından dövüldüler. 

Kamu hastaneler birliğinin en son uygulaması olan 90 gün çalışması kapsamında hastalarımıza günaydın, iyi günler, hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabiliriz gibi hitapları bizlere ezberletmeye çalışıyorlar. (Sanki bizler dağda büyümüş , hiç eğitim almamış insanlarız) Hastalıklara göre bile tuvaletler ayrılırken personel tuvaletleri hastane enfeksiyonunu hiç duymamış zihniyetler tarafından kapatılıyor.  24 saat çalışan sağlık personelinin bir bardak çay içmesi, arkadaşına bir fıkra anlatması hatta tuvalete bile gitmesi eleştiri konusu hatta dayak konusu yapılabiliyor.

Size acil serviste çalışmış bir hekim olarak birkaç örnek vermek isterim.

1. Yürümeye çalışırken düşmüş bir bebeğe direkt grafi hatta tomografi çektirmek isteyen anne babaya çocuğunun vücudunda bir hassasiyet olmadığını , bu yaşta radyasyon almasının sakıncalı olduğunu izah ettim. Babası "işlerine gelmiyor, gel özelde çektiririz. Döveceksin ki adam olacaklar" dedi.

2. Kurban bayramında personelim dahil hiçbirimiz kahvaltı, öğlen yemeği yememiştik. Hastaların durumu acil değildi. Yemekhane personeli halimize acımış yemeğimizi hemşire odasına göndermişti. Bekleyen hastalardan 5 dakika ( abartmıyorum sadece 5 dakika) rica ettik "Keyif yapacaklar, biz ölsek umurunuzda değil. Şu doktor dövenler gibi mi yapalım bizde?" dediler.

3. Acilin ortasında bir hastaya kalp masajı yapılıyor. Dışarıda ilaç yazdırmak isteyen birisi kapıyı açıyor "Bizde beklerken öleceğiz. Adam zaten ölmüş hadi bize bakın" diyor.

Toplum olarak bizler nasıl bir ahlak anlayışındayız? Bu örnekleri abartılı bulan birçok kişi olacaktır. Toplum olarak derin bir ahlaki çözülme süreci içerisindeyiz. Bizleri yönettiğini , haklarımızı savunduklarını söyleyen yöneticilerimiz ise acil serviste bir hastaya dahi hoş geldiniz demezseniz kulağınızı çekeriz diyorlar. Ne kadar kalabalık ne kadar acil vaka olursa olsun "Hoş geldiniz" diyeceksiniz. Kuru yemişçi bile her müşterisine " hoş geldiniz" diyor diye bize akıl verip insanlık öğretmeye çalışanlar söz konusu hastanın tedavisi olduğu zaman "çok ilaç kullanıyorsunuz, hastane kar edemiyor" diyor. Cingöz esnaf rolünü oynayan sağlık yöneticileri göstermelik bir vicdan ile hastaların yüzüne gülmemizi , ama onlardan maksimum karı elde etmemizi istiyorlar.

Bizler sağlık çalışanları olarak hastalarımızın sadece ve sadece iyiliğini istiyoruz. Bizlerde daha iyi imkanlarla  hizmet sunmak istiyoruz. Ancak günümüzde yüzünüze gülüp sizden kar etmeye çalışan bizler varız artık. Bunu lütfen iyi anlayınız. Sizler için yaptığımız her işlem bizler için kar oluyor. Size ne kadar az ilaç harcar ve sizi ne kadar kolay ikna edersek, dikkat edin tedavi edersek demiyorum, o kadar kar ediyoruz. 

Sizler "Ambulans ile gönderin hastamı" dediğinizde biz "bu hastayı neden sevk ettiniz?" diye bize fırça çeken il yöneticilerini gözümüzün önüne getiriyoruz. 

Biz sağlık çalışanları olarak , toplumun ve sistemin bu ahlaki çöküntüsü içinde daha çok halk ile karşı karşıya geliriz. Vahim olayda yaralanan arkadaşlarıma Allah tan şifa diliyorum.

6 Eylül 2013 Cuma

Harika bir deney : Bir bebek ne kadar ahlaklı olabilir?

Sayın hocamız Dr. Sinan Canan'ın sitesinde denk geldim. 6 aydan küçük bebekler üzerinde ahlak kavramı üzerine yapılmış bu harika araştırma ve sonuçlarını seyretmenizi öneririm.
www.sinancanan.net  - Yıllardır takip ederim
www.nbeyin.com - Hocamın eli değmiş bir proje

4 Eylül 2013 Çarşamba

Doktor olmadan sağlık bakanı olunur mu?

İsmail KARAKUYU, 13 Mayıs 1997 - 30 Haziran 1997 tarihleri arasında 48 gün ülkemizin sağlık bakanı olarak görev yapmıştır. Sayın KARAKUYU , o dönemde yaşanan 28 Şubat süreci sonrası 30 Haziran 1997'de hükümetin düşmesi nedeniyle görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Geçmişte görev yapan bakanlarımız arasında eczacı kökenli bakanlarımız olmasını hiç yadırgamadık ancak sayın Karakuyu' nun mühendislik fakültesi kökenli olması şahsen benim oldukça dikkatimi çekti. Bir hastanedeki branş doktorlarının ne iş yaptıklarını ve telaffuzlarını danışmanlarına soran bir sağlık bakanı hayal edemedim.





3 Eylül 2013 Salı

Başlık bile yazmak zor...

Bizi kim yönetiyor, sağlığa kim yön veriyor diyorduk, artık demiyoruz.
Edinilen bilgiye göre Akçakale TSM Sorumlu Hekimi son kurada aile hekimi oldu. Bu ilçede Suriye’den gelenlerin bulunduğu kampta nöbet tutan TSM kadrosunda 2 doktor, hastane kadrosunda 1 aile hekimi uzmanı ve TSM'de 1 doktor daha mevcut olduğu iddia edilirken, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Toplum Sağlığı Merkezine bir hemşireyi ‘sorumlu hekim atanıncaya kadar’ sorumlu olarak görevlendirdi.


1 Eylül 2013 Pazar

Bay Memiş Emir Buyurmuş : Aile Hekimleri Nöbet Tutamaz (!)

Sağlık Sen Başkanı emir buyurmuş, aile hekimleri acillerde nöbet tutmasın demiş. Kim tutacak bu nöbetleri ? Bu sorunun cevabını vermemiş. Paramedik arkadaşlarla aynı maaşı alıp 8-12 nöbet tutan , mesleğinin ilk yıllarında meslekten soğutulan yeni mezun hekimler zaten tutar  bu nöbetleri değil mi? Sayın Başkan , siz tıp eğitimi almamış , bir hastanın sorumluluğunu yüklenmemiş ama sağlık konusunda ahkam kesmeye kendini yetkili hisseden bir insansınız. Aile hekimleri o işi yapamaz , bu işi yapamaz; fotokopi, evrak işi yapar. Hasta bakmaz , reçete yazmaz ; iyi de ne iş yapar bu adamlar. Siz aile hekimlerini bırakın da kendi haklarını kendileri savunsunlar. Size mi düştü avukatlıklarını yapmak? Çok biliyorsanız gelin siz tutun acil nöbetlerini.

PARA(L)EL OYUNLAR BUNLAR: BALIKESİR ESKİ VALİSİ AHMET TURHAN, İL ESKİ SAĞLIK MÜDÜRÜ DR. MUSTAFA ALP AKOĞLAN ve 50 bin PREZERVATİFİN ÖYKÜSÜDÜR.

24/09/2013 tarihinde adaletine güvenip Balıkesir Valisi Ahmet Turhan'a bir mail yazmıştım. "İlçemiz il merkezine 80 km . Sağlık ku...